Erkeklerde en sık görülen kanserdir. Ölüm sıralamasında akciğer ve kalın bağırsak kanserinden sonra 2. sırada gelir. Zencilerde daha sık görülür. Yaş attıkça görülme sıklığı da orantılı olarak artar. Genetik, hormonal, çevresel ve enfeksiyoz faktörler kanser oluşmasında etkilidir.
Kanserlerin büyük bir çoğunluğu adeno karsinomdur ve periferdeki asini hücrelerinden köken alırlar. Çoğunlukla birden çok odaklıdır. Epidermoid ve değişici hücreli tümörler ise nadir görülür.
Tanı: idrar yolu tıkanıklığı belirtileri (ağrılı yapma, biriken idrarın mesanede oluşturduğu gerginlik, damla damla idrar kaçırma, sık idrara çıkma), kanlı idrar yapma ve idrar yolu enfeksiyonu olabilir. Muayenede rektal tuşe mutlaka yapılmalıdır, prostat spesifik antijen (PSA) ve prostatik asit fosfataz (PAP) tümör markerı olarak tanıda yardımcı olabilir. Transrektal ultrasonun sensivitesi yüksektir ama spesifitesi düşüktür. Kesin tanı prostat dokusundan alınan biyopsi ile konur.
Bu kanser en sık obturatuar lenf bezlerine yayılır. 2. sıklıkta kemiğe yayılır. Kemik metastazları kemik yapıcı özelliktedir. Kemik yayılımı olanlarda alkalen fosfataz artışı ve hipokalsemi gelişebilir. Organlardan akciğer, karaciğer ve böbrek üstü bezine yayılım gösterir.
Prostat kanseri en sık periferik zondan çıkar. %25 i santral zondan köken alır.
Prostat Kanseri Tedavisi
Erken safhada prostatın tamamının cerrahi ile çıkarılması ve radyoterapi yapılabilir. Prostatın çıkarılması 70 yaşından genç hastalarda uygundur. Radyoterapi yaşlı hastalarda tercih edilir. Bunların yanın da hormonal tedavi ve kemoterapi de verilebilir. Prostatın çıkarılması 10 15 yıllık sağ kalım sağlar. Androjen ablasyonu ile sağ kalım süresi 2 yıldır.